V.1- BORÇLUNUN BORCA BATIK OLMASI GEREKMEKTEDİR.
Diğer Davalı Şirket Ankara Web TasarımSan. ve Tic. Ltd.Şti. borca batık değildir. Borçlu şirkete ait ticari defterler incelenmemiştir. Borçlu Şirketin ticari defterleri incelenmiş olsaydı, borca batık olmadığı açıkça görülecektir. Borçluya ait ticari defterler incelenmeden Davalı-Borçlu Şirketin borca batık olduğundan bahsedilemez. Yerel Mahkemece bu husus hiç araştırılmamıştır.
V.2. ALACAĞIN TAHSİL OLANAĞI KALMAMALI, DAVACININ ELİNDE GEÇİCİ VEYA KESİN ACİZ BELGESİ OLMALIDIR.
Alacağın tahsili için asıl borçlu aleyhine tüm kanun yollarının tüketilmiş olması; girişilen icra takibinin sonuçsuz kalması; alacağın, borçlunun davaya konu tasarrufu dışında kalan malvarlığından tahsil imkanının bulunmaması gerektiği usul ve yasa gereği olup; somut olayda davacı tarafından, alacağın tahsili için Kanun yollarının hiçbirinin tüketilmemiştir. Şayet Borçlu şirketin malvarlığı sorgulanmış olsaydı bir çok menkul ve gayrimenkul mallarının bulunduğu anlaşılacaktı. Davacı banka tarafından, alacağının tahsiline yönelik olarak bu Borçlu Şirket hakkında icrai hiçbir işlem yapılmamış, hatta ve hatta fiili haciz işlemi dahi yapılmamıştır. Yerel Mahkeme tarafından bu husus araştırılmamıştır. Bu durumda, icra takip dosyasının sonuçsuz kaldığından ve davacı bankanın alacağını tahsil imkanı kalmadığından söz edilemeyeceğine göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönünde hüküm tesis edilmesi mümkün değildir, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekmektedir.
Ankara Web Tasarım 17. Web Tasarım 2013/3188 E. 2014/809 K. Sayılı kararı; (EK-13)
“…Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Somut olayda davacı tarafından dosyaya kesin aciz belgesi sunulmamış, dayanak icra takip dosyasında menkul haczi için gidilen adreste borçlunun adresten ayrılmış olduğu bildirilmek suretiyle haciz tutanağı düzenlenmiş, borçlu şirketin ticaret sicilindeki resmi adresi araştırılmadan ve ticaret sicil kaydındaki adresinde haciz işlemi yapılmadan bu haciz tutanağı geçici aciz vesikası niteliğinde olduğu kabul edilmiştir. Bu durumda usulüne uygun şekilde düzenlenmiş kesin aciz vesikası veya geçici aciz vesikası niteliğinde haciz tutanağı ibraz edilmemesi nedeniyle dava ön şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekir…”
şeklinde olup, Yerel Mahkemenin öncelikle geçici veya kati aciz vesikası olmadığından davanın reddine karar vermesi gerekirken gerekçesiz olarak davanın kabulüne karar vermesi usul ve yasaya aykırıdır, bozulması gerekir.
V.3. ALACAKLININ ALACAĞININ, TASARRUF TARİHİNDEN ÖNCE MUACCEL OLMASI GEREKMEKTEDİR.
Alacaklısının alacağının tasarruf tarihinden önce doğmuş olması gerektiği tasarrufun iptali davalarında ön koşul olup, somut olayda, bir an için davacı tarafın iddialarına itibar edilse dahi, Borçlu Şirketin kullanmış olduğu kredinin rotatif ihracat döviz kredisi olduğu ve tek geri ödeme vadesinin 21.04.2014 tarihi olduğu ve bu tarihin ise bizzat davacı banka tarafından 21.05.2014’e ertelendiği, yani borcun muaccel hale geleceği/geldiği tarihin 21.05.2014 tarihi olduğu; oysaki dava konusu tasarruf işlemlerinin 22.04.2014 tarihinde, davacı tarafın alacağının muaccel hale geldiği tarihten önce yapıldığı sabittir. Yerel Mahkemece bu hususta da hiçbir araştırma yapılmamıştır. Eksik inceleme ile verilen hükmün bozulması gerekir.
V.4. BORÇLUNUN İVAZ OLARAK VERDİĞİ ŞEYİN PEK AŞAĞI BİR FİYATA KABUL EDİLMİŞ OLMASI GEREKMEKTEDİR.
Yukarıda detaylı olarak izah edildiği üzere; Müvekkil Tasarım Kablo AŞ. Tarafından, söz konusu 2 adet taşınmazın satışına ilişkin olarak, Borçlu Şirketin banka hesabına 783.649,00-TL ödenmiş olup, piyasa koşulları ile birlikte değerlendirildiğinde satış bedelinin taşınmazların rayiç değerine uygun olarak ödendiği ve dava konusu satış işleminin usulüne uygun olarak, gerçek rayiç bedeli karşılığında yapıldığı, pek aşağı bedel farkı olmadığı ortadadır.
Somut olayda, “satış bedeli” ile “satış tarihindeki gerçek değer” arasında pek aşağı bir bedel farkı bulunmadığından, dava konusu satış işlemlerinin/tasarruf işlemlerinin iptal nedeni olamayacak satışlardan olduğu açıktır. Bu nedenle yerel mahkemece davanın kabulü karar verilmesi bu bakımdan da usul ve yasaya aykırıdır.
V.5. TASARRUFUN, ALACAĞIN TAHSİLİNE İMKAN BIRAKMAMAK AMACIYLA YAPILMIŞ OLMASI GEREKMEKTEDİR.
Bir tasarrufun iptal edilebilmesi için, yukarıda sayılan tüm bu şartların yanı sıra ayrıca, tasarrufun, borçlunun, alacaklısını zarara uğratmak kastı ile hareket ederek yapılmış olması şarttır. Oysaki Müvekkilin, tasarruf tarihinde henüz var olmayan bir icra takibine istinaden, ticari hayatta bir takım hukuki muameleler ile menfaat elde etmekten kaçınması hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi; henüz alacağın doğmadığı/kesinleşmediği/bulunmadığı bir tarihte gerçek bedeli karşılığında gerçekleştirilen bir tasarrufunun, daha sonra alacaklı sıfatını kazanacak davacı tarafından iptal edilmesi ihtimali, kişiler arasında bir güvensizlik, hukuksal işlemlerde bir duraksama yaratacak olur ki; bu hususun kabulü hukuk kuralları çerçevesinde mümkün değildir.
Somut olayda, dava konusu tasarruf, ticari hayatın bir gereği olarak ve gerçek bedeli karşılığında yapılmış olup; tasarruf tarihinde henüz var olmayan bir icra takibinden bahisle, tasarrufun alacağın tahsiline imkan bırakmamak amacıyla yapılmış olduğu şeklindeki bir iddiaya itibar edilmesi ve bir anlamda Müvekkilin ve Borçlu Şirketin tasarruf yetkisinin açıkça kısıtlanması mümkün değildir.

